Erkekler seni gördü ama yine de genç kızın etrafında toplandılar ve sana meydan okudular.

Genç kız, gözleri kızarmış bir şekilde nemli zemine çökmüş, ince elbisesinin bir kısmı terden ıslanmış, bütün vücudu soğuk rüzgarda titriyordu.

Ve sen onun gözlerindeki yardımı ve çaresizliği açıkça gördün.

O bakışlar berrak ve saf, sana sıkıca bakıyor, tıpkı kendini koruyamayan ve tehlikede olan vahşi bir hayvan gibi.

"Bana yardım et."

Sanki onun hıçkırıklarını duyuyordun.

Bunun üzerine öne atıldın, cesaretini topladın ve o zorba adamlara yüksek sesle bağırdın: "Ondan uzak durun, hayvanlar!"

Erkekler senin cesaret ve güçle dolu olduğunu görebiliyordu, ama kalabalıktılar ve ayrılmadılar, bunun yerine alaycı bir şekilde güldüler ve sonra sana saldırdılar.

Bir kargaşa içinde, erkeklerin saldırısına karşı direndin, fırsat bulduğunda saldırdın ve iki kişiyi devirmeyi başardın, bu da seni çok heyecanlandırdı ve zaferin yakın olduğunu hissettirdi.

Tam o sırada, genç kız aniden bağırdı: "Arkanı kollasana!!"

Neredeyse aynı anda tehlikeyi fark ettin, arkadan gelen saldırıdan kaçınmak için eğildin, ama yine de kaçamadın ve bir beyzbol sopasıyla kafana vuruldun ve yere yığılıp bayıldın.

……

……

Uyandığında, sokak, o kötü adamlarla doluydu - hepsi bayılmıştı.

Şaşırdın, bayıldığında ne olduğunu bilmiyordun ve hemen genç kızı düşündün, kalkıp onu aramaya gittin.

"Merhaba? Neredesin? İyi misin?"

Sokaktan ses gelmedi.

Kalbin sıkıştı, genç kızın güvenliğinden endişelendin ve baygın adamların arasından genç kızın figürünü aramaya başladın.

Tam endişeyle ararken, arkadan hafif adımlar duydun.

Hemen arkana döndün.

O sevimli ve zavallı kızdı!! Başlangıçta temiz ve beyaz olan elbisesi kan içindeydi, bacakları ince ve beyazdı ve kanla lekelenmişti. Ve elinde bir beyzbol sopası tutuyordu, sana gülümseyerek yaklaşıyordu...

"Beni mi arıyorsun?"